
Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kimdir Özge Güngör?
Hoş buldum Yağmur Hanım. Ben Özge Güngör. 42 yaşına girmeme sayılı günler kaldı. Anne olmanın ve yazarlığın yanı sıra, bir mobil oyun firmasında çalışıyorum. Hayâl kurmayı çok seviyorum; bazen kendimi başka bir ülkede, şehirde, bambaşka bir sokakta buluyorum. Doğayı, denizi, keşfetmeyi ve yeni şeyler öğrenmeyi hayatımın bir parçası olarak görüyorum. 3 kişilik çekirdek bir ailem var. Evimizde evcil bir hayvanımız yok ama bahçe katında oturduğumuz için pek çok kedi bizim sayılır, penceremizin önü hiç boş kalmaz.
Yazmaya nasıl başladınız? Sizi teşvik eden biri ya da bir olay olmuş muydu? Sizi çocuklar için yazmaya yönelten nedir?
Masallara olan ilgim, çocukluktan geliyor. Adile Naşit’in Alo Masal hattını arar, telefon faturasında büyük bir paya sahip olurdum. Yazmak ise hep hayatımdaydı, ama zamanla şekil değiştirdi. Gençlik yıllarımda duygularımı yazıya dökerek ifade ederdim. Günlükler tuttum, şiirler yazdım ve bu süreçte kalemimi kullanmayı, kendimi yazarak ifade etmeyi çok sevdim. Çocuklar için yazmaya da 2019 yılında pandemi zamanında başladım. Bir gün içeriden gelen televizyon sesinde, bir TV programında, uzayda biriken çöplerin artık temizlenmesi gerektiğinden bahsediliyordu. Bu çok çok önemli konu benim fantastik yönümü tetikledi sanırım ve bir anda uzay çöpleri ile ilgili bir hikâye yazmaya başladım. Yazdım ve aslında öylece kaldı. Bir kitaba dönüşmesini çok istiyordum ama nereden başlayacağımı bilemiyordum. Bununla birlikte çizemiyordum da. Hikâyem hazırdı ve bir masal kitabına dönüşmeliydi. Ama nasıl? Kolları sıvadım ve ilk iş olarak bir çizim atölyesine katıldım. Sevgili Gonca Mine Çelik’in 1 ay süren atölyesinde çizimimi geliştirdim. Fakat çalışma hayatı yoğundu ve çizime yeteri kadar vakit ayıramadım. Bazı yollar bizi Alice gibi bambaşka kapılara çıkarıyor. Beni de öyle yaptı. Atölyede tanıştığım ve çizimine bayıldığım Selin Yaprakdal’a teklif yaptım, “Gel sen çiz hikâyemi” dedim. Böylece ilk kitabım Uzay Çöpü Toplayıcısı Gubi benim hikâyem ve Selin’in çizimi ile dünyaya gözlerini açtı.
Peki, “Deniz Kabuğu Toplayıcısı” nasıl çıktı ortaya? Verdiği mesaj nedir?
Sonra bir akşam yine birden sihirli bir kapı açıldı ve ben bir anda Deniz Kabuğu Toplayıcısı’nı yazdım. Gerçekten çok beklenmedik bir şeydi. İlham geldi denir ya, gerçekten öyle oldu. Geldi ve yazdım. Hikâyede bir deniz kabuğunun içinde dalga seslerini saklama fikriyle; çocukların hayâl gücünün sınırsızlığını anlatmak istedim. Bu masalda hayâl gücü, keşif duygusu ve arkadaşlık temalarını ön plana çıkardım.
Gubi ve arkadaşı Noan karakterleri nasıl oluştu?
Gubi zaten ilk kitabın karakteriydi. 2. Kitapta Gubi yeni macerasında Noan’la tanıştı. Noan ismini şimdi düşününce ilkokuldaki sıra arkadaşım Noyan’dan esinlenmiş olabilirim. Noyan kendi evlerinin penceresinden gördüğü ayın renginin mavi olduğunu söylerdi. Buradan da bir hikâye çıkabilir bence bir gün. İyi ki tanıdım seni Noyan, iyi ki Noan’a dönüştün.
Çocuklarla aranız nasıldır? Kitabınızı sevdiler mi? Çocuklardan gelen geri dönüşler ne yönde oldu?
Çocuklarla aram çok iyi. Özellikle bu aralar çok daha iyi. Deniz kabuğu toplayıcısı ilk basıldığında çok yakın arkadaşlarım hemen çocukları için birer tane edindiler ve miniklerimin geri dönüşleri beni çok mutlu etti. Ellerinde kitabı gördüğüm her an ya da bir deniz kabuğunu kulağına götürüp dinlemeye çalışıp bunu benimle paylaştıkları her an benim kalbimde kelebekler uçuşuyor. Aramızda böylesine sihirli bir bağ olmasını çok seviyorum ve bu kitabın onların kalbinde eşsiz bir yere sahip olmasını diliyorum.
Yeni kitap çalışmanız var mı? Buradan duyuralım isterim.
Gubi’nin 3. Macerası için hikâye neredeyse hazır. Bunun dışında kendi sınırlarımı da keşfetmek için, sosyal medyada çizerlerin yaptıkları bazı çizer etkinliklerine kısa hikâyelerimle katılıp, kendi ufkumu genişletiyorum. Ve kendime yeni alanlar yaratıyorum. Böylece belki bazı masal uygulamaları için de keyifli ve kısa hikâyeler üretebilirim. Bu da benim için hem kalemimi besleyen hem de daha geniş gözlüklerle bakmamı sağlayan bir alan oldu.

SEYİRCİNİN TAKDİRİ SEKİZİNCİ FİLMİ ÇEKTİRDİ

Hızlıca İstanbul’un en iyi on mekanı arasına girdi : BEST LOUNGE THE BOSPHORUS

BERKAY’DAN HARBİYE’DE MÜZİK DOLU BİR GÖRSEL ŞÖLEN: “BU GECE BİTMESİN!”

13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri Sahiplerini Buldu Türk tiyatrosunun öncü isimlerinden Bedia Muvahhit’in anısını yaşatmak amacıyla düzenlenen Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, 13. yılında da sanat dünyasını İzmir’de bir araya getirdi. Haldun Dormen Sahnesi’nde, İzmir’deki Sahne Tozu Tiyatrosunun ev sahipliğinde gerçekleşen ödül töreni, Türkiye’nin dört bir yanından gelen tiyatro sanatçıları ve sanatseverlerin katılımıyla adeta bir yıldızlar geçidine dönüştü. Törene katılan konuklar arasında törenin sanat danışmanı Haldun Dormen, onursal jüri başkanı Göksel Kortay, Sema Sarper, Mehmet Sarper, İzzet Günay, Serpil Günseli, Zerrin Tekindor, Meltem Cumbul, Halit Ergenç ve Salih Güney yer aldı. Sanat danışmanı ve ödüllerin isim babası Haldun Dormen, yaptığı konuşmada Bedia Muvahhit’in sanat mirasını yaşatmanın onurunu dile getirdi. Gecede, ilk kez törene katılan Meltem Cumbul ve Halit Ergenç başarılı tiyatroculara ödüllerini takdim etti. Usta oyuncu Zerrin Tekindor ise Haldun Dormen Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne layık görüldü. Tekindor, ödül konuşmasında salonda bulunan Halit Ergenç’e dönerek, “Bunu kim alsa çok kıskanırdım. Yani Halitçim, sen bile alsan kıskanırdım,” sözleriyle izleyicileri ve Ergenç’i güldürdü. Tören sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Halit Ergenç, rol aldığı Kral Kaybederse dizisindeki imaj değişimi hakkında bilgi verdi. Ergenç, dizideki saçlarının hazırlanma sürecinin yaklaşık 1,5 saat sürdüğünü, temizlik sürecinin ise yarım saat aldığını belirtti. Meltem Cumbul ise dizi sektöründeki çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Gecede sahne müziğinden ışığa, kostümden dekor tasarımına kadar birçok alanda emek veren, özel ve devlet tiyatrolarından başarılı isimler ödüllendirildi. 13. Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri, tiyatro sanatına katkı sunan isimleri onurlandırarak sanat dünyasına anlamlı bir gece yaşattı

Urla’da Gerçek Meşhur Bademli Kazandibinin Adresi: Urla Hisarönü Süt Tatlıları

İsmail Özkan’dan Yeni Şarkı: “Yalnız Adam” Yayında